ÖLÇÜ 2021 NİSAN SAYISINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Afet ve Kent Planlama Ara Kesitinde Bir Olgu: Afet Parkları

Ayşenur Marangoz, Mimar

Evren Burak Enginöz, Doç. Dr., İKÜ Öğretim Üyesi

Ülkemizin konumu itibariyle deprem, sel, heyelan gibi doğa olaylarına yatkın olmasının yanında düzensiz kentsel yapılaşma, kamusal açık yeşil alan yetersizlikleri, hızlı nüfus artışı, yeterli olmayan denetim mekanizması, altyapı problemleri gibi sebeplerle risk oranı daha da artmaktadır. Bir doğa olayının afete dönüşmesi için insanın kontrol gücünü zorlaması, can ve mal kayıplarına yol açması gerekmektedir. Ülkemizin, en aktif deprem kuşaklarından biri olan; Akdeniz, Alp, Himalaya deprem kuşağı içerisinde yer alması en çok görülen doğa olaylarının başında depremi getirmektedir. TMMOB’un 2012 verilerine göre, Dünyadaki en etkin deprem kuşaklarından biri olan bu kuşak, üzerinde bulunan ülkemiz topraklarının % 93’ü deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır.

Özellikle İstanbul gibi nüfus yoğunluğu fazla, nitelikli kamusal açık yeşil alandan yoksun metropol bir kentte yaşanacak olan bir doğa olayının afete dönüşme ihtimali çok fazladır. Bu etkenlerin dışında toplumdaki bilinçsiz tavır, kaderci bir yaklaşımla birleşince ortaya çıkan tablo daha da ağırlaşmaktadır. Nitekim tarihe baktığımızda bu acı gerçeği net olarak görmekteyiz.

Kentsel planlama eylemi ilk çağlardan günümüze kadar var olmuş, kentler değişime uğramanın yanı sıra geçmişin izlerini de taşımaya devam etmiştir. Kentsel planlama disiplini çeşitli ölçeklerde hazırlanan imar planlarını ve programları içerirken, doğal kaynakları koruyarak yaşanabilir bir fiziksel çevre oluşturulmasına da özen göstermektedir. Bu kapsamda, kentsel çevre için alınan kararların ve uygulamaların, olası afet zararlarını azaltabilmek için, söz konusu afetler gerçekleşmeden önce planlara ve gündelik hayata entegre olması önem taşımaktadır.

Günümüzde kentsel planlama kararları risk ve afet kavramlarından bağımsız olarak ele alınmakta bunun sonucu olarak da başarısız bir kentleşme ortaya çıkmaktadır. Bu başarısızlık günlük hayatta mekânların durumu ve kullanımı ile kendini gösterdiği gibi, başarısızlığın en çok hissedildiği an bir afetin meydana geldiği zamandır. Kentlerin doğa olaylarından afet olarak etkilenme düzeyi, o kentin afete hazırlıklı olma düzeyi ile doğrudan ilgilidir. Bu sebeple afet ile ilgili planlama kararları sonradan eklenen bir karar değil, planlama kararlarının temelini oluşturan ve hazırlıklı olunması gereken bir durumdur. Bu hazırlık, yapısal dayanıklılık ve hasar almamanın yanı sıra afet olarak tanımlanabilecek olayın öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken tüm faaliyetleri kapsamalıdır.

Risk azaltma, sürdürülebilir kalkınma ve afete dayanıklı dirençli kentler oluşturma hedefleri planlama ve planların doğru uygulanmasıyla oluşmaktadır. Şehirlerin afetler karşısında dirençli olacak şekilde planlanabilmesi, afet gerçekleşmeden önce şehrin sistemsel işleyişine ve mekânsal kurgusuna yönelik kararların alınması ile mümkün olabilmektedir. “Mekânın gelecekteki kullanımının yönetilmesi” olarak tanımlanan şehir planlama disiplini çerçevesinde direnç artırmaya yönelik çalışmalar, yerleşmenin bütün olarak ele alınmasını gerektirir.

Birleşmiş Milletler Afetlerin Azaltılması Sekretaryası (United Nations International Strategy for Disaster Reduction - UNISDR) tarafından 2010 yılında başlatılan Dirençli şehirler yaratma: Şehrim hazırlanıyor (Making Cities Resilient: My City is Getting Ready) kampanyasında dirençli bir şehir şu şekilde ifade edilmiştir (İSMEP):

· Şehrin kapasite ve kaynaklarına bağlı olarak, halkın yerel karar vericiler ile birlikte katılımcı bir modelle şehirlerini planladığı ve karar verdiği,

· Tüm kentli grupların katılımı ile sürdürülebilir kentleşmeyi sağlayabilen, yetkin ve hesap verebilir bir yerel yönetime sahip olan,

· Bütün nüfusu konutlarda ve mahallelerde yaşayan, mahallelerin altyapı ve hizmetleri yeterli olan,

· Taşkın alanlarına ya da dik yamaçlara gayri resmi bir şekilde yerleşilmesine gerek kalmadan, akla ve imar mevzuatına uygun yapılarda yaşanıldığı için pek çok afetin önüne geçilmiş olan,

· Tehlikeleri idrak eden, tehlikeler ve risklerle, onlara maruz kalanlar ve zarar görebilirliği olanlar üzerine güçlü bir yerel bilgi alt yapısı geliştirmiş olan,

· Felaketi öngörme ve varlıklarını korumak için adımlar atmış olan,

· Olağanüstü hava koşulları, deprem veya diğer tehlikelerden kaynaklanan fiziksel ve sosyal kayıpları en aza indirebilen,

· Bir doğal afet öncesinde, sırasında ve sonrasında gerekli kaynakların sağlanacağını taahhüt etmiş ve kendi kendini düzenleme yeteneğine sahip olan,

· Afet sonrasında temel hizmetlerini hızlı bir şekilde onarabilecek ve bunun yanı sıra sosyal, kurumsal ve ekonomik faaliyetlerini devam ettirebilecek olan şehirdir.

Geçmişte yaşadığımız felaketler göz önüne alınacak olursa ülkemizdeki şehirler için de dirençlilik kavramını düşünmemek doğru olmaz. Tüm bu kararlar dışında bireysel ve toplumsal hazırlık, eğitim gibi kavramlar da dirençli, afete hazır bir ülke olma konusunda önem arz etmektedir.

Kentsel planlamada en önemli kriterlerden biri arazinin nasıl kullanılacağına dair alınan kararlardır. Kentteki doluluk boşluk, yapılaşan alan ve kamusal alan ilişkisi, bu alanların gündelik hayatta farklı amaçlar ve aktiviteler için, olağan dışı hallerde ise toplanma ve barınma alanı olarak kullanılabilir olması şehrin kimliğini yansıtan önemli parametrelerdir.

Kamusal açık yeşil alanların günlük hayattaki fonksiyonlarının çeşitlendirilmesi, afet sonrası konumları, alt yapı özellikleri, kent mobilyaları kentsel planlamanın ve afet yönetiminin önemli konularındandır. Bu konular doğrultusunda toplanma alanları dışında, kentsel planlama ve afet ara kesitinde bir olgu olan afet parkı kavramı da önem kazanmaktadır.

Afet Parkı Nedir?

Bir afet anında insanlar kendilerini ve ailelerini güvence altına almak, en yakın açık alana gitmek isterler. Bu açık alanlar şehirlerimizde, kapasitesi ve alt yapı özellikleri ile gerektiğinde afetzedelere ev sahipliği yapabilecek şekilde tasarlanmış yeşil alanlar ve park alanları olabilir. Çok kullanımlı parklar olarak da adlandırılan “Afet Parkları”, gündelik kent yaşamına hizmet etmek amacıyla dinlenme, spor, oyun ve diğer etkinlik alanlarıyla kentlinin ihtiyacını karşılarken, afet sonrası acil barınma gereksiniminin karşılanabildiği, yaşamın yeniden başladığı alanlar olarak kullanılabilirler. Afetzedeler ilk şoku bu alanlarda atlatıp, ilk yardım, toplanma, geçici ve kalıcı barınma ihtiyaçlarını burada gerçekleştirebilirler. Bu nedenle yeniden hayatı idame ettirebilme sürecinde açık yeşil alanların afete duyarlı bir planlama ile oluşturulması çok önemlidir.

Afet parkları, kent içindeki yerleri, konumları, hizmet ettiği özellikleri, afetzedelere sağladığı geçici barınma imkanları vb. planlama kararlarını doğrudan etkileyecek temel bazı tasarım kriterleri düşünülerek oluşturulmalıdır.

Afet parklarının, farklı kentsel ölçeklerde (mahalle, semt, bölge, kent ve kentler arası gibi) konumlandırılmasına dikkat edilmelidir. Birbirlerinin performansını tamamlamaları için farklı seviyeler arasında mantıksal, yönetimsel ve hiyerarşik bir ilişki tanımlanmalıdır (Masoumi, 2017, p.9).

Afet parklarının içinde barınma gereksiniminin dışında yaralı ve hastalar için acil müdahale alanları, temiz su, yiyecek ve temizlik gibi gündelik gereksinimler ile iletişim ve haberleşme alt yapısının karşılanabileceği mekânsal kurgu düşünülmelidir.

Afet parkları için önerilen bileşenler; helikopter pisti, yemek yapılan bir salon, yönetim binası, içme ve kullanım suyu olarak kullanılabilecek olanaklar, konaklayacak nüfusa uygun sayıda otopark, yeterli sayıda tuvalet ve banyo (bu servisler mobil veya monte edilebilir olabilir), güneş enerji sistemleri, görsel ve işitsel bildirim araçları sağlanmalıdır (Masoumi, 2017, p.9).

Afet Parkları kadar önemli olan bir diğer nokta ise alana giden tahliye yollarıdır. Tahliye yolları belirlemenin yanı sıra afet sonrası oluşabilecek diğer doğa olayları içinde hazırlık yapılmalıdır. Geçmişte yaşanılan depremler baz alınarak deprem sonrası oluşan yangınlar için söndürme ekipmanları, su kuyuları da tahliye yollarında ve alanda hazır bulunmalıdır.

Dünyada ve Ülkemizde Afet Parkı Örnekleri

Dünya üzerinde bulundukları konum nedeniyle farklı doğa olaylarıyla çok sık karşı karşıya olan birçok ülke bulunmaktadır. Japonya başta olmak üzere, A.B.D. , Fransa, Yeni Zelanda, Avustralya gibi birçok ülke, kentleriyle ilgili aldıkları planlama kararlarında afet olgusunu düşünerek hareket etmektedirler. Bu çerçevede gündelik hayata entegre olacak şekilde planlanan birçok rekreasyon alanı, afet sonrasında ise bir merkez üs olarak görev yapabilmektedir.

Bunlar içinde Tokyo Rinkai Afet Önleme Parkı, Tokyo'nun afet müdahale ekiplerinin acil bir durumda bilgi toplamak, yardım birimlerini koordine etmek ve tıbbi bakım sağlamak için bir merkez olarak kullandığı bir afet parkı olarak tasarlanmıştır. Tokyo'nun tüm sığınma parkları, kentsel kaos ve işlevsizlik zamanlarında kitleler için akıllıca gizlenmiş hayatta kalma sığınaklarıdır. Elektrik kesintisi durumunda elektrikli bisikletler ve akıllı telefonlar için güneş enerjili şarj istasyonları, pişirme ocağına dönüşen halka açık banklar ve acil tuvaletler olarak ikiye katlanan menhollerle donatılmıştır. İnişli çıkışlı çim tepelerin ve kiraz çiçeği ağaçlarının altında su rezervuarları ve bir felaketin ardından tüm ilçelerin kritik öneme sahip ilk 72 saatte hayatta kalmasına izin verecek kadar yiyecek içeren ambarlar bulunmaktadır. Tüm şehir için bilgi akışını ve acil servislerini yönlendirebileceği bir merkez durumundadır. 33 dekarlık bir alanı kaplayan, elektrik prizleri ve LAN bağlantıları, geçici tuvaletler ve ısınma materyalleri bulunan park afetle mücadele çalışmaları için bir karargâh niteliğindedir (“The Guardian”, 2014).

Hyogo Miki Afet Yönetim Parkı iseHyogo bölgesinin tümüne hitap eden çekirdek bir tesistir. Depremler, seller ve tayfun gibi afetlerden etkilenen insanları kurtarmak, barındırmak için merkezi bir üs olarak işlev görmektedir (Miki City, 2019). Park günlük hayatta spor tesislerini barındırırken afet meydana geldiğinde bir afet karargahına dönüşmektedir.

Hikarigaoka Parkı, kamp alanları, okçuluk alanları, bahçeleri içermektekentlinin rekreasyonel ihtiyaçlarını karşılarken, afet durumunda 270.000 insanı destekleyebilmektedir. Yemek pişirme tesisleri ve tedarik sağlamanın yanı sıra, Tokyo Rinkai Afet Önleme Parkı'ndaki yetkililerden gelen bilgileri yerel sakinlere aktaran bir merkez olarak da hizmet vermektedir (“The Guardian”, 2014).

Alaska Deprem Parkı, 134 dönümlük bir parktır. 1964'te bütün bir mahallenin geçen yüzyılın en güçlü depreminde okyanusa kaydığı ormanda yer almaktadır. Deprem Richter ölçeğine göre 9,2 büyüklüğünde olup 4 dakika sürmüştür. Bugün, bu trajik olay Anchorage’ın Deprem Parkı'nda anılmaktadır. Depremin koşullarını ve bölge üzerindeki etkisini açıklayan bulgular alanda yer almaktadır. Bilgilendirici görüntüler, o gün oyunda olan jeolojik kuvvetlerin hikâyesini ve Anchorage'ın depremden önceki ve sonraki tarihini anlatır. Oyun alanı olmayan park, keşfetmeye değer Sahil Yolu'na erişim sağladığından, yürüyüş yapmak veya bisiklete binmek (veya kışın kros kayağı yapmak) için de iyi bir yerdir. Parkurun sadece yarım mil yukarısında, salıncakların bulunduğu bir oyun alanının yanı sıra piknik masaları ve tenis kortlarının olduğu Lyn Ary Parkı vardır (Alaska.org).

Golden Gate Parkı, San Francisco'daki acil durum yönetiminde lider bir bileşen olarak hareket eden çok işlevli bir açık alan olarak organize edilmiştir. 18 Nisan 1906 yılında yaşanan depremin ardından 40.000 kişiye ev sahipliği yapmıştır. Parkın gündelik kullanımında ziyaretçiler koşu yapabilir, futbol izleyebilir veya yıllık Outside Lands Müzik Festivali gibi etkinliklere katılabilmektedirler (https://www.atlasobscura.com/places/site-of-1906-earthquake-refugee-camps).

İstanbul’da Afet Parkı Örnekleri

İstanbul’da 2019 yılında yaşanan 5.8’lik depremin ardından kamusal açık-yeşil alanların durumu, afet sonrası toplanma alanına dönüşebilmesi, bu alanların sayısı, nitelikleri ve yetersizlikleri gündeme gelmiştir. Nitekim 2020 yılı içerisinde İstanbul’da Topkapı Deprem Parkı ve Ataşehir Deprem Parkı olmak üzere iki deprem parkı faaliyete geçmiştir. Öncesinde farklı bir isimle var olan, halkın rekreasyonel ihtiyaçlarını karşılayan bu parklar bazı düzenlemelerle afet sonrası da düşünülerek kent mobilyaları açısından eklemeler yapılmıştır. Ancak dünyadaki örnekler karşılaştırıldığında, önemli bir çaba gösterilmesine karşın, afet parklarımızın afet sonrası barınma, müdahale ve koordinasyon üssü olarak kullanılabilmeleri için yeterli düzeyde olmadığı söylenebilir.

Topkapı Deprem Parkı, eski adıyla Topkapı Kültür Parkı İstanbul’da bulunan 354 bin metrekare alana kurulu çocuk oyun alanı, Panaroma 1453 Tarih Müzesi, bisiklet yolu, cami, açık hava tiyatrosu, gölet ve otoparkı bulunan bir parktır. 17 Ağustos 2020 de deprem parkı olarak açılışı yapılan parkta mevcut alanların afet sonrası hangi amaçla kullanılacağına dair bilgilendirilmeler yapılmış, kent mobilyaları ve yönlendirme tabelaları eklenerek afet parkı statüsü kazandırılmıştır.

Şekil: Topkapı Deprem Parkından Görüntüler (Kaynak: Kişisel Arşiv)

Ataşehir Deprem Parkı, eski adıyla “Ataşehir Deniz Gezmiş Parkı” çocuk oyun alanları, spor alanları, amfi tiyatrosu, basket sahası, futbol sahası ve Erdal Eren Kültür Merkezi bulunan bir parktır. Bu parkta Topkapı deprem parkı gibi afet öncesi/sonrası fonksiyonlarına göre düzenlenmiş ve kent mobilyaları eklenmiştir.

Şekil: Ataşehir Deprem Parkından Görüntüler (Kaynak: Kişisel Arşiv)

Sonuç ve Öneriler

Konum itibariyle afetlerle yaşamayı öğrenmesi gereken bir ülke olarak afete duyarlı kentsel planlama kararlarının hayata geçirilmesi çok önemlidir. Maalesef kentlerimizde bulunan birçok park hem yeşil alan gereksinimimiz için yetersiz kalırken hem de afet sonrası kullanılabilecek birer toplanma, barınma alanı niteliğinden de uzaktadır. Bir afet parkının toplanma, barınma alanı olarak kabul edilebilmesi için, çevresindeki riskler ve gereksinimler değerlendirilip var olan ve olması gereken fonksiyonlarının belirlenmesi, bu değerlendirmelere göre de gerekli düzenleme, ekleme ve tasarım kararlarının alınması gerekmektedir.

Afet sonrası kriz yönetimi için merkez üs görevi görecek olan afet parklarının çeşitli ölçeklerde kente dahil edilmesi afete duyarlı, afet merkezli kentsel planlama kararları ile sağlanmalıdır. Afet parklarının planlanmasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli kararları şu şekilde sıralayabiliriz;

· Afet parkları için alan seçiminde farklı afet riskleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yer seçimine ilişkin kriterler; o afet bölgesinin sosyo-kültürel yapısına, karşı karşıya olduğu afet çeşitliliğine, iklimsel ve topoğrafik özelliklerine göre oluşturulmalıdır.

· Sığınma talebi ile arz dengeli olacak ölçeklerde kent içi afet parkları tasarlanmalıdır.

· Toplum temelli afet risk azaltma sistemi uygulanmalı belirli aralıklarla alanda eğitim ve tatbikatlar yapılmalıdır. Böylece alanın acil durumlar karşısındaki yeterliliği değerlendirilebilir.

· Mevcut parkların dönüştürülmesi ya da yenisinin tasarlanması fark etmeden engelli, hasta ve yaşlı bireylerinde kullanımı düşünülmelidir.

· Afet sonrası çadır kurulumu sırasında belirlenen sayı kadar çadır kurulabilmesi için çadır kurulacak zeminin çizilerek ya da farklı malzemeler kullanılarak belirginleştirilmesi, çadır kurulum planlarının görsellerle desteklenmesi gerekmektedir.

· Afet Parkına giden tahliye yolları oluşturarak, ikincil afetlere karşı (yangın vb.) hazırlıklı olunmalıdır.

· Afet parkı ve tahliye yolları yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi vb.) aydınlatma ve bilgilendirme elemanları ile donatılmalıdır.

· Afet parklarının tasarımında gündelik park ve rekreasyon gereksinimlerinin karşılanmasının haricinde afetzedelerin temel insani gereksinimlerini sağlayabilecek ek yapılarında inşa edilmesi unutulmamalıdır.

Kentlerimizin çoğunun yüksek afet riskiyle karşı karşıya olduğu ülkemizde, parklarımızın afet parkı olarak yeniden tasarlanması gerekmektedir. Böylece yeşil fakiri kentlerimizin arzulanan yeşil alanlara kavuşmasının yanı sıra afetler sonrasında özellikle kalabalık metropoller için çok önemli bir gereksinim olan acil barınma, müdahale ve koordinasyon merkezlerine kavuşması sağlanabilir.

KAYNAKLAR

· Marangoz, A. (2021), Devam Eden Yüksek Lisans Tezi Çalışmaları, İstanbul Kültür Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Ana Bilim Dalı.

· Alaska.org, https://www.alaska.org/detail/earthquake-park,

· Cameron Allan Mckean (2014),‘Tokyo’s disaster parks: hi-tech survival bunkers hidden under green spaces’, The Guardian, https://www.theguardian.com/cities/2014/aug/19/tokyo-disaster-parks-hi-tech-survival-bunkers-hidden-green-spaces-earthquake

· Ishikawa, Mikiko(2002). ‘Landscape Planning For A Safe City’, Annals Of Geophysıcs, 45, 833-841.

· İSMEP Rehber Kitaplar (2014). ‘Afete Dirençli Şehir Planlama ve Yapılaşma’, İstanbul.

· Masoumi, M. (2017). Innovating A New Idea Namely: Disaster Park (Multi Use Park). Int J Sci Stud 2017;5(3):5-10.

· Miki City, (2019). Miki Disaster Prevention Park http://www.city.miki.lg.jp/english/tourist_hst_disa.html

· Site of 1906 Earthquake Refugee Camps, San Francisco, California, https://www.atlasobscura.com/places/site-of-1906-earthquake-refugee-camps