ÖLÇÜ 2019 KASIM SAYISINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İSTANBUL İLİ, AVCILAR İLÇESİNİN; BÖLGEDE YAPILAN DETAYLI ZEMİN RAPORLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

A. Tuncay GÜRPINARLI

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi

Yaşanan 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi, her ne kadar Gölcük merkezli olsa bile; Marmara Bölgesi’nin önemli bir bölümü bu depremden etkilenmiştir. Özellikle depremin merkezinden kuş uçuşu yüz kilometre uzakta yer alan İstanbul İli’nin Avcılar İlçesi, bu depremden yara almıştır.

Planlı bir yerleşmeye örnek gösterilen Avcılar İlçesi’nin imar planlarına dayanak teşkil eden yerleşime uygunluk amaçlı zemin raporları var mıydı?!.

Evet, vardı!. Hem de birden fazla rapor çalışması bu alana konu olmuş; adeta her m2’si incelenmiştir.

Sonuç olarak; Avcılar İlçesi de, Tarihi Yarımada’nın hemen önünden başlayan ve Tekirdağ’a kadar uzanan ve zemin karakteristikliği açısından benzerlikler taşıyan şeridin bir parçasıdır.

İLK RAPOR;

Bölgeye ait detaylı ilk rapor; İller Bankası İmar Planlama Dairesi Reisliği’nce 22.05.1971 tarihinde Kadri Okyar tarafından düzenlenen rapordur.

Söz konusu bu rapor; Avcılar 'ın imar planına esas olacak, hâlihazır haritası ile jeolojik etüdünü yapmak üzere düzenlenmiştir.

Raporda, özetle;

"Avcılar' da açılan su kuyularında (15 m. derinlikte), bu seriler en altta kaba kumlar, kaba kum depoları üzerinde killer, sonra marnlar yer almakta, marnların üzerinde de (50–100 m. yükseklikler arasında) kalkerler müşahede edildiği” ifade edilerek;

“Marmara kıyılarında (Ambarlı falezleri), yalnız killi ve marnlı serilerin mostraları görülmekte; bu formasyonlar heyelana müsait bir durum arz etmekte; arazide heyelanlara karşı gerekli tedbirler alınmadıkça, bu sahalar iskân için tehlikelidir”denilmiştir.

Bu noktada; “arazinin zemini, yapı temeli bakımından uygun; ancak yapı temelleri, sağlam zemin olan kalkere kadar indirilmeli, bu mümkün olmadığı hallerde temellerde gerekli mühendislik tedbirleri alınmalıdır" vurgusu göze çarpmaktadır.

Alüvyonlu zeminlerin yapı zemini olarak emniyetli olmadığı (Kıyı Bölgesi) ifade edildikten sonra "Heyelan Durumuna" değinilmiş;

"Marmara sahili boyunca uzanan falez şeklindeki kıyılar, killi ve marnlı olup, topografyası bakımından da heyelana müsaittir. Bu dik şevli arazide, aktif ve muhtemel heyelanlı sahalar tespit edilmiştir. Ancak kıyı şeridi turistik bakımdan kıymetli arazileri teşkil ettiğinden, kıyı bölgesi detaylı olarak incelenmiş, gerekli görülen tedbir ve tavsiyeler belirtilmiştir. Heyelana karşı korunmuş olan sahalarda iskân için bir sakınca görülmemiştir. Etüt edilen bu kıyı şeridi üzerindeki diğer sahalarda da heyelana karşı gerekli tedbirler alınmak şartıyla (Kontrol Mühendisi nezaretinde) iskâna tahsis edilebilir" denilmiştir.

Raporun bundan sonraki bölümünde arazide 9 yerde yapılan gözleme yer verilmiştir. Bu bölümün sonunda da "Heyelanla ilgili tedbirler hususunda tavsiyelere yer verilmiştir;

"-Evler hafif malzemeden ve fazla katlı olmayacaktır.

—Ev cepheleri yamaca paralel olacaktır.

—Derin hafriyat yapılmaması.

—İnşaat alanlarının kıyıdan itibaren kademeli ve istinat duvarlı olarak inşa edilmesi,

—Evlerden akan pis suların ve araziye düşen yağmur sularının toprağa sızmadan akıtılması" şart koşulmuştur.

Deprem durumuna da raporda değinilerek;

"Avcılar, Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda 2. derecede deprem bölgesindedir. Bugüne kadar vukua gelen depremlerin hasar yaptığına dair bilgi yoktur. Küçükçekmece Gölü kıyı düzlükleri ile Marmara kıyısı boyunca uzanan dik şevli kısımları deprem bakımından zayıf alanları teşkil eder. Bu nedenle binalarda, depreme karşı afet bölgelerinde inşa edilecek yapılar hakkındaki yönetmeliğin kesinlikle uygulanması şarttır." ifade edilmiştir.

Raporun sonuç ve öneriler bölümünde ise, özetle;

"1- Miyosen formasyonları yapı temeli bakımından uygundur. Ancak Marmara kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü olduğundan heyelana müsaittir. Bu kısımda heyelanlara karşı gerekli tedbirler alınmadıkça bu sahalar iskân için sakıncalıdır.

Küçükçekmece gölü yamaçları yığıntı toprak kitleleri ile örtülü olduğundan bu kısımda yer yer şakuli oturmaların olabileceği göz önünde tutularak gerekli tedbirlerin alınması,

2- Alüvyonlar dar bir alanı kaplar. Alüvyon (Kıyı kordonu) gevşek zemini teşkil ettiğinden yapı zemini olarak emniyetli sayılmazlar. Sahanın turistik tesislere tahsis edilerek değerlendirilmesi,

3- Avcılar 2. derecede deprem bölgesindedir. Bugüne kadar vukua gelen depremlerin hasar yaptığına dair bilgi yoktur. Zayıf zeminlerde (kıyı kordonu, Marmara ve Küçükçekmece Gölü kıyı bölgesi) depreme karşı binalarda, afet bölgelerinde inşa edilecek yapılar hakkında yönetmeliğin uygulanması tavsiye” edilmiştir.

Bu rapora dayanılarak İller Bankası 1. Bölge Müdürlüğünce üretilen; mülga Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca 03.02.1982 tarihinde onanan 1/5000 ölçekli Avcılar Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı kararlarında yukarıdaki rapor hükümleri özellikle sahil şeridi boyunca dikkate alınsa bile; hatta 1/5000 ölçekte bu alanlara “muhtemel aktif heyelan alanı” denilmiş ve “Turistik Tesis Alanı” fonksiyonu planlanmıştır. 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise, bu alanlarda genelde; Turistik Tesis Alanları, Plaj Tesisleri, Çadırlı Kamping yerleri ile Günübirlik Tesis alanları planlanırken konut alanları ise TAKS; 0,20, KAKS;0,40 Maxh; 6,50 m. (iki kat) olarak düşük yoğunluk verilerek yapılaşma kararları alınmıştır.

Elimizdeki bilgi ve belgelere göre Avcılar İlçesi; 1894 tarihinde meydana gelen ve Prens Adaları Depremi olarak adlandırılan ve İstanbul'u oldukça etkileyen depremde, Avcılar Kıyısında; bugünkü Dr. Sadık Ahmet Caddesini takip edecek şekilde yaklaşık 3,5 km. uzunluğunda Ambarlı' ya kadar uzanan 8 cm. kalınlığında bir yarığın oluştuğudur. Bu bilgide bizlere bu bölgede deprem sonucu bir heyelan olayının tetiklendiğini açıklamaktadır.

İKİNCİ RAPOR

Bakanlar Kurulunun 18.04.1996 tarih ve 96/8109 sayılı kararıyla yürürlüğe giren “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası”na göre Avcılar ilçesi’ nin de İstanbul İli’nin diğer bölgeleri gibi birinci derece deprem bölgesi içinde kalmaktadır. Bu nedenle Avcılar Belediyesi Planlama Bürosunca sorumluluk gösterilerek konu gündeme getirilmiş ve Belediye Başkanlığınca 1/5000 ölçekte “Yerleşime Uygunluk Amaçlı Mühendislik Jeolojisi ve Jeoteknik Araştırma Projesi” nin yapımı kararlaştırılmıştır.

Bu çalışma, Şubat 1997 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı Ar-Ge İşletmesine yaptırılmıştır.

Planlama kararlarının alınması sırasında temel ortamının emniyetli taşıma gücünün belirlenmesi açısından yardımcı olabilecek, yönlendirici bazı bilgilerde bu raporda yorumlanmıştır. Ancak bir yapının sağlıklı ve güvenilir olarak fonksiyonlarını yerine getirmesinin, taşıma gücü açısından temel zemininin uygunluğu yanı sıra, uygulanan teknoloji ve temel türüne, kullanılan malzemenin cinsine, deprem vb. ilave yüklerin projelendirme sırasında göz önünde tutulup tutulmadığı gibi diğer etkenlere de bağlı olduğu açıklanmıştır.

Doğal Afetler açısından da bu raporda bilgiler verilmiştir.

Avcılar yoğun yerleşim alanında gerçekleştirilen depremsellik çalışmalarında, Marmara Bölgesi’nin genel sismotektonik özellikleri ve inceleme alanı merkez olmak üzere R=100 km. yarıçaplı bir saha içindeki tarihsel ve aletsel dönemdeki depremler değerlendirilmiştir.

“Birinci derecede deprem bölgesinde kalan inceleme alanı ve dolayının deprem tehlikesini belirleyen jeolojik unsurların en önemlisi Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’nden geçen kolu olduğu; Adapazarı dolayında üç ana kola ayrılan, Marmara Denizi ve güneyini keserek arasında doğrultu atımlı faylarla ayrılmış basenler oluşturan KAF’ ın kuzey kolu, bölgenin 20–25 km. güneyinden doğu-batı yönünde yerleşmiş ve batıdaki Mürefte’ye kadar uzandığı” söz konusu raporda belirtilirken;

“Marmara Denizi içindeki normal ve doğrultu atımlı faylar birlikte hareket ettiği; bunların birçoğunun geçmişte ve günümüzde aktif olduğu ve Marmara Bölgesindeki birçok yerleşim alanında önemli hasarlara yol açan depremler oluşturduğu yayınlanan deprem kataloglarında görüldüğü” ifade edilirken;

“Marmara Bölgesindeki deprem aktivitesinin büyük bir bölümünün İstanbul’un doğu ve batı yakasının güneyinde yer aldığı görüldüğü; tektonik haritada gösterilen Istranca Fayı’nın aktif olduğuna dair sismik bir belirti izlenmemekle birlikte, Çatalca-Çekmece dolayında bir aktif durum varlığı ortaya çıktığı; Silivri açıklarından Mürefte’ ye doğru uzanan deprem yoğunluğu, KAF’ın bu bölgede çok aktif olduğu şeklinde yorumlanabilir” tespiti ile;

“Marmara Denizi’nin doğusundaki alanlarda deprem aktivitesi oldukça yoğun; İstanbul Boğazı’nın açıklarından İzmit Körfezi’ne doğru uzanan alanda çok sayıda depremin yer aldığı” belirlenmiştir;

“İnceleme alanı ve dolayı, daha çok güneyinde ve Marmara Denizi içinde yerleşmiş deprem bölgelerinden etkilenmeye açık” olduğu vurgulanırken;

Raporun Deprem Risk Analizi değerlendirmesinde dikkati çeken bir husus ise M=7 büyüklüğünde bir depremin yinelenme aralığı 38 yılda bir kez ve yıllık riski %3 olduğu saptamasıdır.

İnceleme alanındaki kütle hareketlerini (heyelan) oluşturan başlıca nedenler sıralanmıştır. Buna göre;

—Kıyı şeridindeki falezlerin dalga etkisi ile erozyona uğraması, diğer bir deyişle yamaç topuğunda malzeme kaybı,

—Yeraltı ve yerüstü sularının yetersiz drenajı,

—Etüt edilmeden yamaç topuğunda yapılan ve arazinin doğal dengesini bozan kazılar,

—Plastik killerde su içeriğinin artışı ile oluşan boşluk suyu nedeniyle kayma dayanımının azalıp akıcılığın artması,

—Yamaçların tepe kısımlarının yapılarla aşırı yüklenmesi,

—Özellikle sahil kesimlerinde topoğrafik eğimin doğal ve yapay nedenlerle yükseltilmesi,

—Yapay titreşimler (yoğun araç trafiği),

—Bölgenin birinci derecede deprem bölgesinde bulunmasıdır.

Raporun bu bölümünde heyelanlarla ilgili olarak; Küçükçekmece Gölü sahili heyelanları, İETT Kampı heyelanları, Lido Heyelanı, Kalenero Burnu Heyelanı, Söğütlübahçe Heyelanı, Söğütlübahçe batısı Heyelanı (kaya düşmesi), Maritim Heyelanı, Büyük Tarla Heyelanı, Ambarlı Park altı Heyelanı, Balaban Çadırlı Kamp Yeri Heyelanı, Siteler Caddesi Heyelanı hakkında detaylı bilgiler verilmiştir.

Bölgesel drenaj ağının, Haramidere dışında tamamen kuru dere yatakları ve vadiler şeklinde olduğu; ancak potansiyel selleşme olasılığından söz edilerek, taşkın olasılığına açık olan alanlarda planlı alt yapı çalışmalarına ve yüksek yamaç eğimli kesimlerde ağaçlandırmaya önem verilmesi istenmiştir.

Yukarıda özetle açıklanan bilgiler ile diğer bilgilerin topluca değerlendirilmesi sonucunda inceleme alanı yerleşime uygunluk açısında 3 ana bölgeye ayrılmıştır. Buna göre inceleme alanı;

—Yerleşime Uygun Alanlar (I)

—Yerleşime Önlemli (Ön Araştırma Koşullu) Uygun Alanlar (II)

—Yerleşime Uygun Olmayan Alanlar (III) olarak bölgelere ayrılmıştır.

Kuzey Anadolu Fay Hattı'na ve Marmara Denizi'ne yakın bir konumda yer alan Avcılar her zaman için birinci dereceden deprem riski içeren bir konumdadır. Bir diğer önemli konu inceleme alanının ne zaman büyük bir deprem ile karşılaşacağını eldeki bilgi düzeyi ile söylemek olanaklı değildir. Diğer yandan günümüzde pek çok araştırmacının beklediği şekilde Marmara Denizi'nde olacak büyük bir depremden Avcılar İlçesi’nin etkilenmemesi mümkün gözükmemektedir. Kaldı ki Avcılar İlçesi 17 Ağustos 1999 depremine 100 km. mesafede olmasına rağmen ciddi bir hasara uğramıştır.

ÜÇÜNCÜ RAPOR

17 Ağustos 1999 Depremi sonrasında, mülga Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca yayınlanan 15 Ekim 1999 tarih ve 10 sayılı Genelge gereği, imar planlarının revizyonuna esas olacak jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütleri Belirti Mühendislik-Danışmanlık A.Ş.' ne Avcılar Belediyesince yaptırılmış olup; Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce 15 Mayıs 2001 tarihinde onanmıştır.

Bu çalışma ile mevcut ve gelecekte yapılacak yapıları, inşaat esnasında ve inşaat sonrasında etkileyebilecek zemin koşullarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.

Ayrıca; depremsellik, zemin koşulları, kitle hareketleri ve zemin büyütmesi göz önüne alındığında inceleme alanının tümü her zaman tehdit altındadır. Özellikle İstanbul ve çevresinde beklenen depremin oluşması durumunda Avcılar Bölgesi’nin önemli ölçüde etkilenme riski yüksektir. Alanda ve yakın çevresinde Kuzey Anadolu Fay zonundan kaynaklandığı düşünülen kitle hareketlerinin oluşması ve gelişme olasılıklarının belki de daha büyük bir bölge kapsamında irdelenmesi gerektiği de yine bu raporda belirtilmiştir.

Bu rapor sonrasında yapılan değerlendirmeler ile yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar planlarının uygulanmasında dikkate alınmak üzere Avcılar İlçe Belediye Meclisince 27 Haziran 2001 tarih ve 23 sayılı Karar alınmıştır.

İlçe Meclisi’nce ilgili imar planı plan notlarına; yapılacak yapılarda mutlaka bir bodrum kat gömülü ve tam kat olarak inşa edilmesi; bina düzenleri, cephe ve genişlikleri ile kotlar; yürürlükteki imar planı ve imar yönetmeliğine tabi olması; çıkmalar ile bitişik ve ikiz yapıların bitişik yönlerindeki deprem derzi, yapım tekniğine uygun biçimde yine imar yönetmeliğine bağlı olması söz konusu raporda belirtilirken; raporda getirilen bölgeleme alanlarında; parsel bazında elde edilecek ayrıntılı zemin etütlerinin ortaya koyacağı tedbirlere uyulması ve bu bölgelemelerde getirilen kat sınırlamalarına uygun hareket edilmesi karar altına alınmış;

“ÖA1 bölgesi; 4–5 kat, ÖA2 Bölgesi; 2 kat; ÖA3 Bölgesi; 3 kat; ÖA4 Bölgesi 3 kat; ÖA5 Bölgesi 4 kat; ÖA6 Bölgesi 3 kat; JE1 Bölgesi 2 kat; JE2 Bölgesi Günübirlik Alan, Kamusal Alanlarda Afet İşleri Onayı; JE3 Bölgesi parsel bazında Afet İşleri Onayına göre mevcut imar planı. Dolayısıyla yürürlükteki imar planında fazla olan kat adetleri, bulundukları bölgenin getirdiği kat sınırlamalarına çekilmesi; yürürlükteki diğer kat adeti kararlarına aynen uyulması; raporda getirilen bölgeleme sınırlarının 03 Şubat 1982 tasdik tarihli uygulama imar planına işlendiğinden; bu tarihten bugüne kadar gerçekleştirilen ve yürürlükte bulunan her türlü imar planı tadilatlarının, bölgeleme sınırlarına ve kararlarına aykırı hükümleri uygulanamaz; uygun olan hükümleri geçerlidir “notunun ilavesi karar altına alınmıştır.

DÖRDÜNCÜ RAPOR

Bilahare; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Planlama ve İmar Daire Başkanlığı, Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü tarafından düzenlenen; İstanbul Avrupa Yakası Güneyi 1/5000 ölçekli İmar Planlarına Esas Jeoloji-Jeoteknik Etüt Raporu 06 Ağustos 2001 tarihinde 7269 sayılı Yasanın 2. Maddesine göre mülga Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce onanmıştır.

Söz konusu Raporda, inceleme alanı yerleşime uygunluk açısından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme 4 ana başlık altında toplanmıştır. Bunlarda kendi içlerinde arazi özelliklerine göre alt sınıflara bölünmüştür. Ana sınıflar aşağıdaki gibidir;

I-Yerleşime Uygun Alanlar

II-Önlem Alınmadan Yapılaşmaya İzin Verilmeyecek Alanlar

III-Ayrıntılı Jeoteknik Etüt Gerektiren Alanlar

IV-Yerleşime Uygun Olmayan Alanlar

Raporda Avcılar bölgesinin tanımlandığı bölüm; “Heyelanlı Kesimlerin Genel Durumu” başlığı altındaki değerlendirmede görülmüştür.

Çalışma özetlenirse;

“-Avcılar’ ın yoğun yerleşim alanlarının büyük bir bölümü, yerleşimin çok daha öncesinde meydana gelmiş paleo heyelanlar üzerinde bulunmaktadır.

—Bölgenin özellikle güneye bakan yamaçlarında paleo heyelanlar sayesinde, Bakırköy Kireçtaşları’nda kopmalar oluşmuş ve kireçtaşı adacıklarından oluşan seki yapıları meydana gelmiştir.

—17 Ağustos Gölcük merkezli depremin yıkıcı etkileri heyelan topografyasının hâkim olduğu alanlarda diğer alanlara göre çok daha fazla olmuştur.

—İleriki zaman içinde Marmara Bölgesi’nde oluşabilecek olası bir depremde yine aynı zonlarda diğer alanlara göre daha fazla hasarlar olacağı” çerçevesinde gelişmiştir.

BEŞİNCİ RAPOR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce, geniş bir katılımla ve 1/1000 ölçekli bir hassasiyetle hazırlandığı ifade edilen; “Avrupa Yakası Güney yerleşim Amaçlı Mikrobölgeleme Çalışmaları” sonucunda hazırlanan “İmar Planlarına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu” Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce 24 Aralık 2007 tarihinde onanmıştır.

Şimdi bu rapor üzerinden Avcılar İlçesi’nin Nazım ve Uygulama İmar Planı kararlarının irdelenmesi, yapılması gündemdedir.

Rapor eki Yerleşime Uygunluk Haritaları’nda “ÖA” simgesiyle gösterilen alanlar “Önlemli Alanlar” olarak tanımlanmıştır. Bu alanlar, proje alanının %58,94’ünü kapsamaktadır.

Bu alanlar; proje alanı içerisinde doğal afet tehlikeleri ve jeolojik-jeoteknik özellikleri nedeniyle yerleşime uygunluğu etkileyebilecek hususlara sahip alanlar olup, yapılaşma öncesi veya esnasında belirli önlemleri almak şartıyla planlamaya ve yapılaşmaya gidilebilecek alanlar olarak tanımlanmıştır.

Bu alanlarda; sıvılaşma, heyelan, tsunami ve sel baskını, mühendislik sorunları (zemin büyütmesi, taşıma kapasitesi, oturma, şişme, tasman, kaya düşmesi vb.) problemlerin biri veya birkaçı bir arada görülebilir.

Önlemli Alanlar (ÖA), karşılaşılan ve/veya karşılaşılabilecek sorunların ve alınacak önlemlerin niteliğine göre alt başlıklar halinde tanımlanıp sınıflara ayrılmıştır. Bu alanlar;

ü Önlemli Alan 1 (ÖA1): Sıvılaşma tehlikesi açısından,

ü Önlemli Alan 2 (ÖA2): Stabilite tehlikesi açısından,

ü Önlemli Alan 3 (ÖA3): Tsunami ve sel baskını tehlikesi açısından,

ü Önlemli Alan 4, 5 (ÖA4 ve ÖA5): Mühendislik problemleri açısından,

Ø Önlemli Alan 4 (ÖA4): Yapay dolgu ve alüvyon alanları,

Ø Önlemli Alan 5 (ÖA5): Kaya düşmesi, tasman (çökme, oturma) tehlikesi ve taş ocakları alanları,

ü Önlemli Alan 6 (ÖA6): Birden fazla tehlike olasılığı (karmaşık sorunlar) açısından risk oluşturan alanlardır.

Önceki raporlarla kıyasladığımızda; son raporda “Yerleşime Uygun Olmayan” ya da sonradan “Jeolojik Etüt Gerekli” alan olarak tanımı değiştirilen alanların Önlemli Alan statüsünde değerlendirildiği görülmektedir. Siyasetin koltuğa olan sevgisi; rantın yaldızlı görüntüsü; bilim adamlarına da Türkçe’nin zengin kelime dağarcığını kullanmak kalmıştır.

Sakıncalı alanlara, “Önlemli Alan” tanımı vermekle; bu alanların da yapılaşmaya konu edilmesinin yorumlandığı bu aşamada; konunun yapsatçı zihniyetine ve işin eğitimini almamış kalfa müsveddelerine teslim edilmeyeceği apaçık ortada durmaktadır.

Konu önemlidir ve sonucu –tabiri caizse- kıyamettir. Beklenen olası yıkıcı depremde; rant, eğer canların önüne geçecekse; buna kader diyemeyiz. Bilim insanlarına, teknik insanlara ve özellikle Belediye ve Yapı Denetim Şirketleri’nde görev alan teknik insanlara büyük sorumluluk düşmektedir.