MERHABA
Münür Aydın, Yayın Editörü
Geçen sayımızdan sonra ülkemiz yine hareketli günler yaşadı. Kuralları oturmuş ve kurumları özerk olan demokratik ülkelerde kamuoyu haber bulmakta zorluk çekerken; bizler ise her saat hat- ta her dakika veya saniyede yeni bir haber olabilecek olay ile karşı karşıya kalmaktayız. Uzaktan kumandalı YSK kendi atadığı (emrindeki İlçe Seçim kurulları ta- rafından belirlenmiş) sandık kurulu başkanlarını suç- layıp İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimlerini iptal etmiştir. Akıllara ziyan bu karar ile söz konusu sandık kurulu başkanlarının görev yaptığı aynı sandığa atılan 4 oydan sadece bir tanesi geçersiz sayılmıştır. Oysa- ki bu sandık kurulu başkanları ile Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, milletvekilleri belirlenmiştir. İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesinin asıl nedeni stratejik öneminden dolayıdır ve devasa kaynaklarının siyasal iktidar tarafından birilerine peş- keş çekme kaygısından kaynaklandığı gayet açık ve nettir. YSK’nin İstanbul seçimlerini iptal kararına iliş- kin TMMOB İstanbul İKK tarafından“ İstanbul Halkının İradesinin Gasp Edilmesine Karşı Demokrasiye Sahip Çıkacağız!” başlığıyla basın açıklaması yapılmıştır.
Hukuk ile bu şekilde oynamak toplumda hukuk sistemine duyulan güvenin azalmasına hatta yok olmasına neden olmaktadır. Bu durumu gören siyasal iktidar yargı reformu adı altında yeni bir açık- lama yapmak zorunda kalmıştır. Çok garip değil mi? önce sistemi bozacak hatta nerede ise yok edecek- sin sonra da reform diye paketler açıklayacaksın. Ben bu ülkede uzun yıllardır siyasal iktidarlardan reform açıklamalarını duydukça bir hakkımızın daha gasp edileceği hissine kapılırım. Kendilerine “yetmez ama evet” diye adlandıran bir güruh ile beraber 12 Eylül 2010 referandumu sonucunda yargı siyasal iktidar eliyle ileri demokrasi denilerek Fettullahçı çeteye teslim edilmişti. Bu taslak ile yargının kime ya da hangi cemaate veya din temelli hangi menfaat ör- gütlenmesine teslim edileceği merak konusundur. Avukatlık için getirilmesi istenen sınav neye hizmet edecek zamanla göreceğiz. Geçmişte sınavların nasıl yapıldığına hep beraber tanık olmuştuk. Bu taslak açıklanırken elleri patlarcasına alkışlayan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ise sanırım olası bir kabine değişi- minde Adalet Bakanı olmak için siyasal iktidara göz kırpmaktadır. Tükenmişlik sendromu yaşayan siyasal iktidarın geçmişte olduğu gibi yine sos olarak kulla- nabileceği sola azıcık bulaşmış isimlere ihtiyacı bu- lunmaktadır. Dedesinin izinde kararlı bir şekilde hızla ilerleyen Metin Feyzioğlu bu taslağın birçok Avrupa ülkesinden ileri olduğunu hatta onları kıskandıracak içerikte olduğunu söylemektedir. Avukatlara yeşil pasaport verilmesi ise Feyzioğlu tarafından övgü- ye değer bir düzenlemedir. Feyzioğlu’nu daha fazla eleştirmek istemiyorum, zaten en güzel yanıtı İstan- bul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu “…avukatlara yeşil pasaport yerine önce adliyeye giriş pasaportu verilsin...” diyerek vermiştir.
Gıda Mühendisleri Odası üyesi Dr. Bülent Şık, Sağlık Bakanlığınca yürütülen ve Türkiye’de kanser vakalarının sık görüldüğü bölgelerde bulunan kanser yapıcı kimyasalları tespit etmeyi amaçlayan projeye ilişkin bulguları, kamuoyuyla paylaştığı için açılan dava TMMOB İstanbul İKK tarafından yapılan basın açıklaması ile protesto edilmiştir.
Üsküdar Kirazlıtepe Kentsel Dönüşümü ile ilgi- li olarak TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak Kirazlıtepe Mahallesi’nde inceleme yapılmış sonrasında hazırlanan değerlendirme raporu kamuoyuyla paylaşılmıştır.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu tarafından organize edilen İş Güvenliği Uzmanlarının So- runları İstanbul Yerel Çalıştayı, 23 Şubat 2019 tarihin- de, MMO İstanbul Şubesinde geniş katılımlı olarak yapılmıştır.
TMMOB İKK Kadın Komisyonu tarafından 8 Mart Kadınların Birlik, Mücadele ve Dayanışma Etkinliği gerçekleştirilmiştir.
Taksim Dayanışmasının çağrısı ile DİSK, KESK, TMMOB ve TTB bileşenleri 11 Mart 2019 tarihinde İstan- bul Mimarlar Odası’nda bir basın toplantısı düzenleye- rek yeniden ısıtılmaya çalışılan Gezi Direnişi davasına ilişkin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmışlardır.
Kötü çalışma koşullarına, düşük ücretlere, işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerinin yetersizliğine ve sen- dikalaşma nedeniyle artan baskılara karşı kararlılıkla direnen Kale Kayış İşçileriyle dayanışmayı büyütmek için TMMOB İstanbul İKK olarak ziyaret gerçekleştirilmiştir.
1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da hayatını kaybeden- leri anmak için Taksim Kazancı Yokuşu başında anma programı gerçekleştirilmiş ve 1 Mayıs İşçi Bayramı on binlerce kişinin katılımıyla Bakırköy’de kutlanmıştır.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin çağrısıyla Kadıköy İs- kele Meydanı’nda 2014 yılında Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği katliamın 5. yıldönümün- de basın açıklaması gerçekleştirilmiştir.
Çocukluğumdan itibaren ve özellikle de Kasımpaşa Lisesi’nden Coğrafya Öğretmenimiz Sayın Süha Kuzey’den “Türkiye; Dünya da gıda üreti- minde kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisidir” cümlesini çok sık duyardım. Ancak günümüzde uygulanan yanlış gıda ve tarım politikaları sonucunda ülkemiz bırakınız kendisine yetmeyi samanı bile yurt dışından ithal etmek zorunda kalmıştır. Özellikle 2001 ekonomik krizi sonrasında İMF ve Dünya Ban- kası direktiflerini uygulamayı emir kabul eden siyasal iktidarların dışa bağımlı politikaları sonucunda bırakınız güvenli ve sağlıklı gıdayı; gıdaya erişim bile ola- bildiğince pahalı bir hal almıştır. Günümüz iktidarı ise sorunun kaynağını bulmakta hiç zorluk çekmemiştir. Siyasal iktidara göre her olayda olduğu gibi gıda ile ilgili de kökü dışarda bir mafya örgütlenmesi bunu organize etmektedir! Hatta son soğan krizinde oldu- ğu gibi çok tehlikeli bir soğan mafyası da ülkemizde türemiştir. Geçmişte özellikle yetmişli yıllarda sade- ce tiyatro sahnelerinde seyirci bulabilecek güldürü kaynağı olabilecek bu tür söylemler günümüzde alıcı bulabilmekte ve hatta bazı çevreler tarafından bu sözleri söyleyenler bilge kişi olarak yüceltilmekte- dir. Bu durum kültürel olarak ne kadar geriye düştüğümüzün bir göstergesidir. Ancak halkımızın deyimi ile güneş balçık ile sıvanmaz. Bu durum bilgisizlik, dışa bağımlı, ranta dayalı tarım politikaları ve yönetebilme yeteneğinin olmaması- nın acı sonucudur. Bu neden ile bu sayımızı tarım ve gıda konusuna ayırdık.
Her şey çok güzel olacak...
Gelecek sayıda yeni dosya konumuz ile görüşmek üzere.
|