ÖLÇÜ 2021 ARALIK SAYISINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İSTANBUL METROPOLİTEN ALANINDA YENİ EĞİLİMLER;

2010-2020 DÖNEMİNDE ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ[1]

Begüm Kuşkonmaz, Betül Gagir, Ela Yüksel, Havanur Dertlioğlu

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi


İstanbul Metropoliten Alanı’nın son yirmi yıllık gelişiminde önemli rol oynayan üst ölçekli planlar, sıkça revizyona uğramaları ve plan kademelerinde görülen uyumsuzluklar nedeniyle dikkat çekmektedir. Özellikle 2009 tarihli 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın (ÇDP) hazırlanmasından sonra 2010-2020 döneminde yapılan plan değişiklikleri, planlanan makroform deseninden bağımsız olarak gelişmekte ve planın genel eğilimlerini yansıtmamaktadır. Son yıllarda plan dışında gelişen 3. Havaalanı, 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Kanal İstanbul (Rezerv Yapı Alanı) gibi mega projeler ile de kentin öngörülen gelişim ve yoğunluk senaryosu kontrolsüzce aşılmakta ve kentin gelişim desenini değiştirerek ekolojik tahribatı arttırmaktadır. 2010-2020 yılları arasında gerçekleşen İstanbul ÇDP değişikliklerinin bir araya getirildiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan çalışma, bu süreci anlamak için imkân sağlamaktadır (URL-1).

19. yüzyılda parçacıl nitelikte birçok planın yapıldığı İstanbul’da 1980 yılında ilk kez metropoliten ölçekte bir plan hazırlanmıştır. 1994 yılında ise 1/50.000 ölçekli İstanbul Büyükşehir Nazım Planı askıya çıkarılamayarak iptal edilmiş, yapılan revizyon çalışmalarının sonunda 1995 yılında 1/50.000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı yürürlüğe girmiştir. Ancak 1995 planının yetki yönünden iptal edilmesiyle, 1980 tarihli plan yürürlükte kalmıştır. 2006 yılında hazırlanan 1/100.000 ölçekli İstanbul ÇDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanmış, fakat açılan davalar sonucu iptal olmuştur. 2009 yılında yeniden düzenlenen plan, 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı hâlini almıştır.

1995’ten 2009’a kadar olan planlama sürecinde İstanbul için hazırlanan üst ölçekli planlar “Dünya Kenti” vizyonu taşırken bir yandan da diğer metropoller ile rekabete gireceği hizmet sektörü ağırlıklı bir gelişme perspektifi sunmuştur. 2009 İstanbul ÇDP, yetki ve sorumluluk düzeyinin artması ve çevresiyle daha bütüncül bir yaklaşım sunması nedeniyle 1995 planından kısmen ayrışsa da; sanayinin desantralize edilmesi, alt merkezler oluşturularak nüfusun dengeli dağılımının sağlanması, kentin doğu ve batı kanadı boyunca lineer bir biçimde gelişimini sürdürmesi, her iki planda yer alan ortak kararları oluşturmuştur.

Plan Değişiklikleri ve Karar Verici Kurumlar

2009 İstanbul ÇDP sonrasında 2010-2020 yılları arasında gerçekleşen 67’si mekânsal olmak üzere plan notu, plan kararı ve lejant değişiklikleri kararlarını içeren toplamda 91 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikler 2012 öncesi dönemde ağırlıklı olarak planın askı sürecindeki itirazlara yönelik olarak İBB’nin aldığı kararlar ile gerçekleştirilirken; 2012 sonrası dönemde Özelleştirme İdaresi, Ulaştırma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi merkezi yönetimin kurumlarının özellikle konut, sosyal donatım vb bölge ve ülke ölçeğinde kalkınmaya hizmet edeceği belirtilen, üst ve altyapıya yönelik mega proje kararlarının plana dahil edildiği, büyük alanlara dair kararların etkili olduğu görülmektedir. Plan değişikliklerinde konut alanlarına yönelik kararlar[2] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İBB ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından alınırken, sanayi alanlarına yönelik kararlarda[3] İBB ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ön plana çıktığı görülmektedir. Lojistik alanlara yönelik kararlarda[4] ve ulaşıma yönelik alınan plana bağlı güzergâh değişiklik kararlarında İBB, mega projelere yönelik altyapı kararlarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaşım Dairesi Başkanlığı, askeri alanların konut, sanayi, rezerv alanı vb. alanlara[5] dönüşümüne yönelik kararlarda ise ağırlıklı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile kısmen İBB etkili olmaktadır.


Şekil 1. Plan Değişikliklerinin Karar Verici Kurumları


Plan Değişikliklerinin Makroform ve Arazi Kullanımı ile İlişkisi

Son yirmi yıl içinde yapılan yeni kanun düzenlemeleri[6] ile uluslararası sermayenin yönelimi ve idari sınırların değişimi, İstanbul Metropoliten Alanı’nın gelişimini hızlandırmıştır (Erbaş, 2018). 1980-1995 plan döneminde gerçekleşen yasadışı yayılmalar ve makroformu zorlayan, kademeli plan bütünlüğüne aykırı gelişmeler kenti şekillendirmiştir. 2006 döneminde makroform kentin çeperlerine ve nitelik açısından hassas bölgelerine sıçramış, mevcut yerleşim alanlarının düşeydeki yoğunluğu artmıştır (Yeşilırmak, 2011). 2018 yılında makroform ile birlikte yerleşik alanlar kent çeperlerine, su havzalarına, hassas ekosistem bölgelerine sıçramış, aynı zamanda bu sıçramayı hızlandıran 2010-2020 dönemi plan değişiklikleri de mega projelerle (özellikle rezerv yapı alanları ve ulaşım projeleri) kentin gelişim yönünü kuzeye yönlendirmiştir. 2010-2020 dönemi plan değişikliklerinin yapıldığı alanlar 1994 makroformuna göre kent çeperlerinde konumlanırken, 2006 makroformunda bu alanların kentsel alanlarla kısmen iç içe geçtiği görülmektedir. 2010-2020 dönemi plan değişikliklerinin yapıldığı alanlar 2018 yılında nüfus ve yapılaşma yoğunluğunu arttıran mega projeler ile de yerleşik alanla bütünleşerek (Erbaş, 2018), yerleşim lekesini genişletmiştir. Bu da kentte sürdürülemez bir değişime yol açarak, kaynakların (su havzaları, ekosistem sistemleri vb) yitirilmesine neden olmuştur.

1994-2018 dönemi arasında planların yönlendirdiği 2010-2020 plan değişikliklerinin bulunduğu alanların arazi kullanım deseninde tarım alanı, orman alanı, askeri alan vb işlevler ekolojik açıdan hassas kent çeperlerinde yer alırken, makroformun da gelişmesiyle ağırlıklı olarak yerleşim alanları ve kent içi fonksiyonlara dönüşmüştür.

Plan Değişikliklerinin 1995, 2009 Planlarında ve 2010-2020 Döneminde Dönüşümü

2010-2020 plan değişikliklerine yönelik olarak incelendiğinde, 1995 planında ağırlıklı olarak tarımsal niteliği korunacak alan, askeri alan, kırsal ağırlıklı karma kullanım (kısmen orman, askeri ya da tarım) niteliğinde, yapılaşma oranının düşük olduğu işlev alanları önerilirken; Ambarlı bölgesinde (Beylikdüzü-Avcılar) sanayi-ticaret işlevi, Tuzla bölgesinde donatı ve kentsel ağırlıklı kullanımın yaygınlaştığı görülmektedir. Bu süreçte Büyükçekmece-Küçükçekmece arası ile Silivri, Kartal, Tuzla’da konut işlevine yönelik kararlar alınmıştır. 2009 İstanbul ÇDP ile bu alanlar “Dünya Kenti” olma vizyonuyla örtüşecek şekilde belirlenen donatı alanlarına dönüşmüş, konut alanlarına yönelik kararlar artmış, 1995 planından[7] farklı olarak, kentin havza alanlarını yerleşimden korumaya dönük havza içi rehabilite edilecek alan (Çatalca, Kadıköy, Ümraniye), gelişme alanı (Arnavutköy, Eyüp, Sarıyer), lojistik alan (Arnavutöy-Beylikdüzü aksı), enerji üretim alanı (Ambarlı-Beylikdüzü), turizm alanı (Küçükçekmece Gölü çevresi) gibi yeni işlevler eklenmiştir. 2010-2020 yılları arasında yapılan plan değişiklikleri ile bu fonksiyonlar ağırlıklı olarak donatı ve konut alanlarına dönüşmüş, yeni gelişme alanları artmıştır. 2009’da kısmen sanayi ve lojistik işlevleri görülen Arnavutköy-Beylikdüzü aksı (Küçükçekmece-Büyükçekmece arası) tamamıyla sanayi-lojistik işlevi ağırlıklı kullanıma dönüşmüş, aynı zamanda Tuzla ve Silivri’de sanayinin desantralize edilmesiyle birlikte sanayi işlevi ağırlıklı kararlar alınmıştır. Ayrıca Silivri bölgesinde plan değişikliğinden sonra iptal olan bir enerji üretim alanı ve ileri teknoloji alanı kararı da bulunmaktadır. Öncesinde askeri alan, orman alanı, tarım alanı gibi kırsal nitelikte olan Arnavutköy-Küçükçekmece aksı gelişme, konut, denetim altına alınacak alan işlevleri ile yoğun konut fonksiyonuna dönüşmüştür. Aynı şekilde Sarıyer, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Esenler de gelişme ve yerleşik alan fonksiyonları ağırlıklı bir kullanıma sahiptir. Büyükçekmece ve Silivri bölgesinde de yeni gelişen bir konut odağı göze çarpmaktadır. Kentin kuzeyinde gelişen ulaşım işlevleri ile Sarıyer ve Beykoz’da 3. Köprü ve bağlantı yollarıyla ilişkilenen konut alanları göze çarpmaktadır. Anadolu yakasında ise hızla artan kentleşmeyi havzalardan ve hassas alanlardan uzak tutmaya yönelik olarak Ümraniye, Sancaktepe, Sultanbeyli, Pendik denetim altına alınacak alanlar olarak belirlenmiştir. Bu kararların yanı sıra Çatalca-Büyükçekmece, Arnavutköy (Rezerv Konut Alanı) ve Şile’de yer alan tarım alanları ile Maltepe, Çekmeköy, Esenler, Başakşehir, Arnavutköy bölgelerinde yer alan askeri alanlar yerleşik alan, endüstri bölgesi, bölge parkı, üniversite alanı gibi kentsel alanlar, planlama kararları ile tarımsal işlevlerini kaybederek; donatı, yerleşim, sanayi vb fonksiyonlara dönüşmüş ve niteliklerini kaybederek kentleşmiştir.

Şekil 2. 2010-2020 Plan Değişiklikleri İle Getirilen Fonksiyonlar



Plan Değişiklikleri ve Mülkiyet

2009 İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda toplam 540.000 ha alana yayılan İstanbul il sınırları içerisinde yer alan arazinin %47,7’sinin orman, %3’ünün orman kapsamından çıkarılmış 2B alanları, %10,31’i askeri alan veya askeri güvenlik bölgesinden oluştuğu; %11,15’inin ise kamu, hazine, vakıf, İl Özel İdaresi ve belediye mülkiyetinde yer aldığı bilinmektedir.

Tablo 1. İstanbul mülkiyet durumu tablosu, 2009 İstanbul ÇDP Raporu

Aşırı nüfus artışı baskısının beraberinde getirdiği kontrolsüz gelişme ve yasa dışı yapılaşma eğilimleri, 2B olarak adlandırılan orman vasfını yitirmiş, yapılaşmaya ve yerleşmeye konu olmuş alanların çoğalmasına neden olmuştur. TEM otoyolunun kuzeyinde, özellikle Anadolu Yakası’nda, yerleşim ve yapılaşma baskısına maruz kalmış hazine ve 2B alanları bulunmaktadır. Bu alanlara yönelik olarak TEM otoyolunun kuzeyinde sanayi alanları gibi kontrolsüz nüfus yığılmasına neden olacak makro ölçekte arazi kullanım kararlarından kaçınılması gerekmektedir. Yapılan plan değişikliklerinde ise özellikle hazineye ait kamu mülkiyetlerinin dönüşümü 2010-2020 plan değişikliklerinde de belirgin bir şekilde görülmektedir. Yapılan değişiklikler ağırlıklı olarak merkezi yönetime ait mülkiyetler üzerinde gerçekleşirken, şirket/vakıf mülkiyeti ve yerel yönetime ait mülkiyetlerde de kısmen uygulamaların yapıldığı bilinmektedir[8].


Şekil 3. 2010-2020 Plan Değişiklikleri Mülkiyet Analizi




Plan Değişiklikleri ve Nüfus Değişimi

1994’ten günümüze kadar geçen süreçte nüfus, hızla artmaya devam etmiştir. Nüfus artışı ile 2008’de İstanbul’da 8 ilçe daha kurulmuş ve ilçe sayısı 39’a yükselmiştir. İl idari sınırı ile büyükşehir belediye sınırının birleştirilmesi (2012) ve köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle, ilçeler arasında nüfus oranlarında değişmeler yaşanmıştır. 2008 ve 2019 yılları arasında Arnavutköy, Başakşehir, Çekmeköy, Büyükçekmece, Esenyurt, Beylikdüzü, Sancaktepe, Tuzla gibi kentin çeperinde kalan ilçelerin nüfus artış hızının yüksek olduğu görülmektedir. Kentin merkezinde kalan ilçelerde nüfus artış hızı azalmakta iken, merkez ilçelerde ise nüfusun azaldığı gözlenmektedir. İlçelerin nüfus artış hızı oranları ve İstanbul’un nüfus artış hızı oranları karşılaştırıldığında; Avcılar, Arnavutköy, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Başakşehir, Çekmeköy, Esenyurt, Pendik, Sancaktepe, Silivri, Şile ve Tuzla’nın nüfus artış hızının İstanbul’dan yüksek olduğu; Ümraniye, Ataşehir, Çatalca, Eyüp, Küçükçekmece, Maltepe, Sultanbeyli ve Sarıgazi’nin nüfus artış hızının İstanbul’un nüfus artış hızına yakın olduğu; Adalar, Beyoğlu, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Esenler, Fatih, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beykoz, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Sarıyer, Şişli, Üsküdar ve Zeytinburnu’nun nüfus artış hızının İstanbul’dan düşük olduğu görülmektedir.

Şekil 4. 2008-2019 Yılları Arası İstanbul ve İlçeleri Nüfus Artış Hızı

Bu bulgularla birlikte merkez ilçelerin nüfus kaybettiği, çeperdeki ve yeni kurulan ilçelerde nüfusun arttığı görülmektedir Kentin yerleşik alan sınırları, kentin kuzeyindeki orman alanları ve su havzalarına dayanmaktadır. Anadolu Yakası’nda kuzey ve doğudaki ilçeler ile Avrupa Yakası’nda kuzey ve batıdaki ilçelerde nüfus artışının yüksek olduğu görülmektedir. Boğaz kıyısında olan ilçelerin nüfus artış hızları, İstanbul’un nüfus artış hızının altında kalmıştır. Özelikle kentin ortasında kalmış olan, Avrupa Yakası’nda Küçükçekmece Gölü ve Haliç arasındaki ilçelerin nüfus artış hızlarının ise, İstanbul’un nüfus artış hızından düşük olduğu görülmektedir.


Şekil 5. Plan Değişiklikleri ve Nüfus Artış Hızı İlişkisi


İlçelerin sınırları üzerinden ilçelerdeki nüfus artış hızlarının değişimi ve plan değişiklikleri arasındaki ilişki görülmektedir (Şekil 5)[9]. Buna göre, plan değişikleri ile nüfus artış hızı yüksek olan ilçeler arasında bir paralellik olduğu göze çarpmaktadır. Kent merkezi nüfus kaybederken çeperlere doğru bir yönelimin olduğu anlaşılmaktadır. Yerleşim lekelerinin hemen dışında kalan alanlar için alınan plan değişikliği kararları görülmektedir. Avcılar, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Esenyurt, Arnavutköy aksı boyunca alınan değişiklik kararları ile nüfus artış hızı arasında bir benzerlik olduğu görülmektedir.



Şekil 6. 2008-2019 Yılları Arası E-5 Güzergahı, E-5/TEM Arası Güzergâh, TEM Güzergahı Kesitleri ve Nüfus Artış Hızı


Günümüzde kentin yerleşik alanlarının ortasında kalmış olan, E-5 ve TEM ana ulaşım aksları, nüfus artış hızlarının değerlendirmesinde önemli bir bakış açısı sağlamaktadır[10]. 2008-2019 yılları arası kentin güneyinden alınan kesite göre, E-5 güzergâhındaki ilçelerin nüfus artış hızı, kentin her iki ucundaki ilçelerde yüksek iken merkezdeki ilçelerde ve Boğaz’ın kıyısında kalan ilçelerde nüfus artış hızının düşük olduğu görülmektedir. İstanbul’un doğusunda ve batı uçlarında kalan ilçelerin yerleşim için tercih edildiği belirtilebilir. Bu aksta, Tuzla ve Beylikdüzü ilçesinin nüfus artış hızının yüksek olduğu; Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Üsküdar ilçesinin nüfus artış hızının düşük olduğu, hatta nüfus kaybettiği görülmektedir. 2008-2019 yılları arası dönem için E-5'in kuzeyi ve TEM otoyolunun güneyinde kalan ilçelerden alınan kesite göre, TEM otoyolu ve E-5 arasında kalan ilçelerin nüfus artış hızı incelenmiştir. Buna göre, Avrupa Yakası’nın batısında kalan ilçelerde nüfus artış hızının yüksek olduğu, merkeze ve doğuya doğru nüfus artış hızının düştüğü, Asya Yakası’nın doğusuna doğru gelindiğinde ise, nüfus artış hızının artmaya başladığı görülmektedir. Özellikle bu aksta, Esenyurt ilçesinin nüfus artış hızının diğer ilçelere nispeten çok yüksek olduğu tespit edilmektedir. Aksın ve kentin ortasında kalan Bağcılar, Bahçelievler, Güngören, Esenler, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Beşiktaş, Üsküdar ilçesinin nüfus kaybettiği belirtilebilir. 2008-2019 yılları arası TEM otoyolu güzergâhındaki ilçelerin nüfus artış hızı incelendiğinde ise, TEM ve E-5 akslarının kuzeyinde bulunan Esenyurt, Başakşehir ve Sancaktepe ilçesinin nüfus artış hızının çok yüksek olduğu görülmektedir. Aksın doğusu ve batısındaki ilçelerde nüfus artış hızının yüksek, ortada kalan ilçelerin nüfus artış hızı ise düşüktür. Üç aksın da doğu ve batı ucunda kalan ilçelerde yüksek olan nüfus artışının, merkezdeki ilçelere gidildikçe düştüğü görülmüştür.

Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Sancaktepe, Tuzla, Silivri gibi kentin çeperinde kalan ilçelerin nüfus artış hızlarının, İstanbul’un nüfus artış hızından yüksek olduğu görülmektedir. Plan değişikliklerinin bu ilçelerde yoğunlaştığı göz önüne alındığında, nüfus değişimi ve plan değişiklikleri arasında doğrusal bir ilişki olduğu söylenebilir. Öte yandan MİA (merkezi iş alanı) ilçeleri ve İstanbul nüfus artış hızları değerlendirildiğinde ise; Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu, Fatih, Üsküdar ve Kadıköy ilçelerinin nüfus artış hızının, İstanbul’un nüfus artış hızının altında kaldığı görülmektedir. Bu ilçelerin nüfus artış hızları, 2008 ve 2019 yılı arasında çoğunlukla sıfırın altına düşmüş, bu ilçelerin nüfusu azalmıştır. İstanbul’un nüfus artış hızının sıfırın üzerinde olduğu göz önüne alındığında, bu ilçelerdeki nüfusun çeperdeki nüfus artış hızı yüksek olan ilçelere kaydığı söylenebilir. Bu çalışmadan çıkarılacak bir diğer sonuç ise, MİA ilçelerinde gece-gündüz arasında oluşan yoğunluk farkıdır.


Şekil 7. 2008-2019 Yılları Arası MİA İlçelerindeki Nüfus Artış Hızı


Değerlendirme

2000’li yılların başına kadar, İstanbul’un yerel yönetimi ile merkezi yönetim arasındaki siyasi görüş farklılığı, İstanbul’un planlama tarihi içindeki önemli sorunlardan biridir. Ayrıca plan hiyerarşisi ve yasal düzenlemelerin yetersizliği de önemli sorunlar arasındadır. 2000’li yıllarla birlikte merkezi ve yerel yönetimin aynı siyasi görüşten olması ve yasal düzenlemelerin sağlanması ile 2009 İstanbul ÇDP revize edilerek tekrar yapılmıştır. Yerel yönetim tarafından hazırlanan planın üzerinde 2010 yılında çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Merkezi yönetim tarafından ÇŞB, TOKİ, Özelleştirme İdaresi gibi merkezi kurumlara da plan yapma yetkisi verilmiştir. Bu konjonktür altında, İstanbul için hazırlanan üst ölçek plan olan 2009 ÇDP üzerinde çeşitli merkezi kurumların müdahaleleri görülmüştür. Bu müdahaleler kentte mekânsal değişimlere sebep olmuştur. Yetkisi artan merkezi yönetime bağlı kurumların, kent içerisinde mülkiyet dönüşümüne sebep olduğu görülmektedir. Özellikle TOKİ, bu açıdan önemli bir rol oynamaktadır. Konut, eğitim, sağlık, turizm ve ticaret alanlarına yönelik plan yetkisine sahip olan TOKİ’nin İstanbul’da yaptığı projelerin birçoğunun konut işlevi üzerine olması, dikkat çekicidir. Kamu mülkiyeti altındaki birçok alan üzerinden “kaynak geliştirme” adına yapılan TOKİ projeleri, kentte ciddi bir konut stoku oluşmasına neden olmuştur. Daha detaylı bir inceleme ile TOKİ’nin; yapılan plan değişiklikleri sonrası askeri alanlara uyguladığı kaynak geliştirme projelerinin de konut işlevi üzerine olması göze çarpmaktadır. Dolayısıyla İstanbul, kamu mülkiyetlerinin dönüşümünde rantın ön planda olduğu bir pazar haline gelmiştir. 2010-2020 yılları arasındaki dönemde İstanbul’da yaşanan nüfus değişimlerine bakıldığında kentin merkezi nüfus kaybetmekte, periferide ise nüfus oranının arttığı görülmektedir. 2008 yılında kanunla ilçe statüsü kazanan Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Arnavutköy, Çekmeköy, Sancaktepe ve Sultangazi ilçesinin nüfus artış hızının, İstanbul’un nüfus artış hızının 3-4 katından daha yüksek olduğu görülmüştür. Aynı kanunla ilçe olan Ataşehir ilçesinin nüfus artış hızının İstanbul’a yakın olduğu görülmüştür. Buna göre, periferide kalan ilçelerin nüfusunun arttığı gözlenmiştir. Merkezde kalan özellikle MİA işlevindeki Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Üsküdar, Fatih ve Kadıköy gibi ilçelerin nüfus artış hızının sıfırın altına düştüğü, dolayısıyla bu ilçelerin nüfus kaybettiği tespit edilmiştir. Yine merkezi yönetim tarafından yapılan değişiklikler ve alınan plan karalarıyla yeni yerleşim alanları ve ulaşım-altyapı projeleriyle merkezde kalan, bu nedenle yerleşik alan sınırları idari sınırlarına dayanan Bağcılar, Esenler, Güngören, Bakırköy, Bahçelievler, Zeytinburnu, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Kağıthane ve Kartal ilçesinin nüfus artış hızı, İstanbul’un nüfus artış hızının altında kalmıştır. Plan değişiklikleri ile nüfus değişimi arasında ise bir paralellik olduğu tespit edilmiştir. Yapılan altyapı yatırımları ile merkezlerin kademeleri ve fonksiyonları öngörülemez biçimde değiştirmektedir. 1995-2009 plan dönemi süresince belirlenen merkezi alanlar; yapılan mega proje yatırımlarıyla, parçacıl plan değişiklikleriyle ve sağlanan yeni erişim imkânları ile değişmektedir. Özellikle son üst ölçekli plan olan 1/100.000 ölçekli ÇDP’de kentin doğu-batı aksında çok merkezli kentsel gelişme modeli öngörülürken, 2010-2020 döneminde yapılan ÇDP plan değişiklikleri ve mega projeler ile kentin çok merkezli gelişimi, kuzeyinde yer alan hassas doğal alanlarına doğru yönlendirilmiştir. Planda 1. derece merkez olarak öngörülen Bakırköy, Fatih, Yenibosna - Basın aksı ve Silivri, Kartal, Kozyatağı - Ataşehir aksları, yapılan müdahaleler ile kademe değiştirmiştir. 2009 ÇDP’de alt merkez (Avcılar, Selimpaşa, Arnavutköy, Ümraniye, Maltepe, Tuzla) ve 2. derece merkez (Esenyurt, Haramidere çevresi, Gaziosmanpaşa, Pendik) olarak görülen merkezler, yapılan projeler, plan değişiklikleri, mega ölçekli ulaşım projeleri ile 1. derece merkez hâline dönüşmüştür. Merkezi yönetim tarafından alınan 3. Köprü, Kanal İstanbul Projesi ve Yenişehir Rezerv Alanı kararı ile kentin gelişim alanı kuzeye doğru yönelmektedir.


Kaynakça

Aysan, M., & Dökmeci, V. (1995). İstanbul’da Sanayinin Desantralizasyonu ve Kentsel Ulaşıma Etkisi. İTÜ Araştırma Fonu.

Duyguluer, F. (2014). İmar (Sürecinin Yeni) Araçları. Mimarlık Dergisi, (375).

Erbas, A. E. (2018). İstanbul Metropoliten Alanı’nda 1980 Sonrası Kentsel Gelişme Dinamikleri ve İdari Coğrafyada Sınır Değişiklikleri. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 5(1), 17-38.

Hamel, Pierre & Keil, Roger. (2016). Governance in an emerging suburban world. Cadernos Metrópole, v.18, n.37, pp. 647-670. São Paulo,

İnan, Z. (2019). Kamu Mülkiyetindeki Kent Topraklarının Dönüşümü: İstanbul'daki Askeri Alanların Dönüşümü Üzerine Bir İnceleme.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi. (1995). 1995 İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı Raporu, İstanbul

• İstanbul Büyükşehir Belediyesi.(2009). 2009 İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu, İstanbul

• İstanbul’un Üst Ölçekli Planlaması ve Yok Hükmünde Metropoliten İmar Planı, https://dergipark.org.tr/tr/download/articlefile/99340, Erişim Tarihi: 20.01.2021.

Keil, R. and Addie, J.‐P.D. (2015), ‘It's Not Going to be Suburban, It's Going to be All Urban’: Assembling Post‐suburbia in the Toronto and Chicago Regions. Int J Urban Regional, 39: 892-911. https://doi.org/10.1111/1468-2427.12303, Erişim Tarihi: (01.02.2021)

• NadineCattan.Centre-Périphérie.CynthiaGhorra-Gobin.Dictionnairedesmondialisations, Armand Colin, pp.47-49,2006.halshs-00162580

• Nebati, N. "Kentsel Periferinin Dönüşümü ve Entegrasyonunda Stk’ların Üstlenebileceği Roller Üzerine Bir Değerlendirme". Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 20 (2020): 255-276

• Onur, A. C., ve Alp, J. 2000 Sonrasında İstanbul’da Konut Ağırlıklı Dönüşen Sanayi Alanları Üzerine Bir Değerlendirme.

• Öktem, B. (2006). Neoliberal Küreselleşmenin Kentlerde İnşası: AKP’nin Küresel Kent Söylemi ve İstanbul’un Kentsel Dönüşüm Projeleri. Planlama, 53.

Varol, B., & Demi̇rkaya, S. Kamu Yönetiminin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü: Yerel Yönetimlerde Yerelleşme ve Merkezileşme. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 22(39), 250-276

Yalçıntan, M. C., Çalışkan, Ç. O., Çılgın, K., ve Dündar, U. (2014). İstanbul dönüşüm coğrafyası. C. Özbay, ve A. Bartu Candan, Yeni İstanbul Çalışmaları Sınırlar, Mücadeleler, Açılımlar. İstanbul: Metis Yayıncılık.

Yeşilırmak, A. (2011). İstanbul Makroformu Bağlamında Kademeli Plan Birlikteliği, 124-127.

URL-1, İBB Şehir Planlama Müdürlüğü Vizyon 2050 Ofisi, İstanbul Metropoliten Alan Plan Süreçleri,https://vizyon2050.istanbul/yayindetay-1-7istanbul_metropoliten_alan_plan_ surecleri Erişim Tarihi: 15.01.2021.



[1] Bu yazı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kentsel Planlama Yüksek Lisans Programı 2020-2021 Kentsel Planlama Atölyesi 1 kapsamında hazırlanan ‘İstanbul Metropoliten Alanında Yeni Eğilimler; 2010-2020 Döneminde Çevre Düzeni Planı Değişiklikleri’ çalışmasının derlenmesi ile hazırlanmıştır. Atölye Ekibi: Yürütücüler; Prof. Dr. Hürriyet Gülsün Öğdül, Doç. Dr. Tansel Erbil, Arş. Gör. Bedriye Okşan Tüylüoğlu. Hazırlayanlar; Begüm Kuşkonmaz, Betül Gagir, Ela Yüksel, Havanur Dertlioğlu.

[2] Silivri, Büyükçekmece, Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı, Esenler, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Kağıthane, Sarıyer, Beykoz, Pendik, Çekmeköy, Tuzla, Pendik, Şile

[3] Silivri, Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı (Arnavutköy, Esenyurt, Başakşehir), Pendik, Tuzla

[4] Beylikdüzü-Ambarlı Bölgesi

[5] Arnavutköy, Başakşehir, Esenler, Çekmeköy, Maltepe

[6] 1984-2004 yılları arasında 3030 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2004-2008 yılları arasında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2008-2012 yılları arasında kabul edilen 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları ile ilgili kanun, 2012 yılı sonrasında 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulmasına ilişkin kanun

[7] İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı

[8] İBB Meclis Kararları ile yapılan plan değişikliklerinin mülkiyet durumuna ilişkin veri, çalışma kapsamında mevcut koşullar gereği temin edilememiş bu nedenle de mülkiyetlerin kime ait olduğu bilinmemektedir.

[9] Kentin çeperinde kalan ilçelerin sahip oldukları orman alanları ve kırsal özellikleri göz önünde bulundurularak, ilçe sınırı içerisindeki yerleşim lekesi belirlenmiştir.

[10] TÜİK verilerinden yararlanılarak Kentsel Planlama Atölyesi-1 kapsamında oluşturulmuştur.