ÖLÇÜ 2021 ARALIK SAYISINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

PLANLAMADA EKOLOJİ VE TOPLUM

Jeofizik Yüksek Mühendisi Zafer DEMİR

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Ekoloji canlı ve cansız varlıkların aralarında ve doğa ile oluşturdukları, ekosistemi inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji, Eski Yunanca οἶκος (oikos), "ev, yakın çevre"; ve (logia) bilimi kelimelerinden gelmektedir. Canlı ve cansız varlıkların kurguladıkları bu sistem, insanların yaşadığı çevrede de dengesini sürdürme çabasındadır.

Ekolojik planlama, Birleşmiş Milletler’de, 19. yüzyılın ortalarında Peyzaj Mimarisi’nin bir bölümü olarak gelişmeye başlamıştır. Peyzaj Planlama, peyzaj mekanlarının ekolojik-biyolojik çeşitliliğinin yanı sıra strüktürel ve görsel çeşitliliğinin de optimum düzeyde gelişimini ve güvenliğini sağlamaktadır.

Uygulamaların birbirine yapacağı zararları en az düzeyde tutarak, ekolojik-strüktürel ve görsel açıdan optimum bir arazi deseni yaratmakta ve güvence altına almaktadır (Ayaşlıgil, 1997). Kuhn (1970)’e göre, ekolojik planlamanın gelişim döneminde geçirdiği aşamalar; bilinçlenme dönemi, gelişme dönemi, birleşme dönemi, kabullenme dönemi ve çeşitlilik dönemi şeklinde ele alınmıştır (Ndubisi, 2002). [1]

Nüfusun hızla artışı ve teknolojinin ilerlemesi sonucu insanlar, ekosistemin dengeleri üzerine “çevreden yararlanma ve yaşanabilir çevreler oluşturma” amaçlarıyla baskı uygulamaya başlamıştır. Böylece insan eliyle tamamen değiştirilmiş ve şekillendirilmiş yeni bir çevre yaratılmıştır.

Bu nedenle kentleşme ve bu kentleşmeye bağlı olarak, artan nüfus, barınma ihtiyacı ve buna bağlı olarak da yerleşim sorununu ortaya çıkarmıştır. Sanayiye ve barınma ihtiyacına olan bu durum, doğamızı kontrolsüz bir şekilde, alt yapısı, sosyal alanlardan yoksun, kullanışsız beton yığınlarıyla çevremizi, doğamızı, bozarak kuşatır hale getirmiştir.

Planlama sınırlı kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçların arasında bir denge kurma mekanizmasıdır. Ekolojik planlama alanında ise doğal çevrenin bugünkü ve gelecek nesiller için en yararlı biçimde değerlendirilmesi, ona bağlı kaynakların korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanmasını amaçlayan yaklaşım olarak, ekolojik planlama, yaygın bir kullanım bulmuştur. Planlamada, eldeki veriler ve geçmişten gelen tecrübeler ışığında, geleceği planlamak ve bunu planlarken, nüfus, ekonomi, sosyo-kültürel etkiler, sosyal yaşam alanlarıyla birlikte alt yapı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Doğal kaynakları göz önüne almayan fiziki planlamalar sonucu, doğal kaynak değerleri tahrip edilmekte ve taşıma kapasiteleri zorlanarak yenilenemez hale gelmektedir. Gerek bugünkü kuşakların gerekse gelecek kuşakların yaşam ortamlarının tehlikeye atılmaması için doğal kaynakların akılcı bir şekilde ve tüketilmeden kullanımı gerekmektedir. Bu ise planlama süreçlerinde doğal ve ekolojik dengenin gözetilmesi, arazi kullanımları ile doğal kaynaklar arasındaki etkileşimin hesaba katılması ve izlenmesi ile sağlanabilecektir. Ekolojik planlama, doğal kaynakların doğru ve akılcı bir şekilde yönetilmesini sağlayacak temeli oluşturmaktadır.[2]

1950 sonrasında başlangıçta kırdan kente ve sonraları da kentten kente göç hareketleri hızlanmaya başlamıştır. 1927 yılında %75,8 olan kır nüfusu, 1950’de %75 ve 2009 yılında %32, 2013 yılında ise %27 olmuştur (Dinler, 2008; TÜİK, 2014). [3]

Ülkemiz arazilerinin, % 36 ‘sı ekili-dikili alan, % 32’si çayır ve otlak, % 26 ‘sı orman ve % 6’sı diğer alanlar (yerleşim birimleri, tarıma elverişsiz çıplak kayalıklar gibi) dır. [4]

Bu durumda tarım ve orman arazilerinin de yapılaşmaya açılması, hava, su ve topraklarımızın giderek daha kalitesiz hale gelmesi durumunu doğurmuştur.

Ekolojik planlama da, arazi kaynakları, doğal çevre ve kaynakların kullanımı korumacı bir tavırla toplumsal bilinç ve davranışları da harekete geçirerek ele alınmalı, ekolojik ve çevre koruma bilincini oluşturma, tasarrufu yaygınlaştırma ekolojik bilgilendirme ve eğitimine önem verilmeli ve ekonomik mekanların, sosyal ve kültürel sürdürülebilirliği amaç edinilmeli, yenilenebilen sistemler olan tarım toprakları, su kaynakları, ve ormanların korunması çevremize zarar veren kimyasal ve biyolojik atıkların arıtılarak geri dönüşümle yeniden kullanılması, çevre dostu ve çevreye zarar vermeyen malzeme kullanımı, ekolojik toplu taşıma araçları önemli yer tutmaktadır.

Bu nedenle toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, doğanın ve doğal kaynakların ve dengenin en az etkilenecek şekilde, korumak ve zararlı etkilenmesini yok denilecek bir seviyeye indirmek için, planlamanın yeri oldukça önemlidir. Geleceğe dönük ekolojik planlamada hedef ve aşamaların belirlenerek bir politika haline getirilmesi ve toplumun bu hedef ve amaç doğrultusunda, uygulama aşamasında da sürece dahil edilmesi, alışkanlıklarının değişmesini sağlamak başarılı sonuçlar alınmasında etkin olacaktır.

Kaynaklar:

1. Tozar, T. Ayaşlıgil, T. (2008). İstanbul Orman Fakültesi Dergisi, 58(1)

2. Çelikyay, S. (2006). Ekolojik Planlama Sürecinde Stratejik Çevresel Etki Değerlendirmesi Ve Bartın Şehri Üzerinde Bir Örnek Çalışma. ZKÜ Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 8(93)

3. Sevinç, G. Davran, K. Sevinç, M. (2018). İktisadi İdari ve Siyasal Araştırmalar Dersi, 3(6),70-82.

4. URL-1, https://ereglitb.org.tr/wp-content/uploads/2019/10/T%C3%9CRK%C4%B0YEDE-TARIM.pd. 1 Haziran 2021.